Türkiye’nin marka şehirlerini yapılandırma hedefiyle yola çıkan MÜSİAD, ‘Şehirleri, Özgün Değerleri İle Kalkındırma’ projesinin önemli başlıklarını ve nasıl bir yol haritası ile ilerlenmesi gerektiğini Conrad İstanbul Bosphorus’ta düzenlenen bir basın toplantısıyla paylaştı. MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye odaklı yatırım stratejilerini şekillendirmeyi hedefleyen bu projede hangi strateji ve metodolojilere odaklandıklarını ise şöyle aktardı: “Türkiye’nin her biri kendine özgü varlıkları ile gelişmeye ve büyümeye elverişli şehirlerini, şehir markaları oluşturma felsefesiyle yapılandıracağız. Bu şehirlerin varlık envanterlerini belirleyerek, uygun olan şehirleri dünyadaki muadilleri ile kıyaslayacağız. Dünyadaki muadillerinin, kendi varlıklarını nasıl yüksek değerlere çevirdiğini ve hangi eylem planlarını uygulayarak bu noktaya ulaştıklarını analiz edeceğiz.”
Dünyada yeni bir dönem başlıyor ve yatırım kavramı da diğer pek çok kavram gibi kabuk değiştiriyor. “Bu değişimi iyi takip etmediğimiz ve dünya çapında doğru bir yatırım ağı kuramadığımız sürece maalesef doğrudan yatırımlar konusunda eksi hanemiz, milli sermaye stokumuzdaki erimeyi de tetikleyecek” diyen MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, bu noktada Türkiye’yi dünyanın yatırım pazarı haline getirme mantığını benimsemenin ve dünya çapında yaygın bir yatırım ağı kurmanın önemine dikkat çekti.
“TÜRKİYE DAHA ÇOK YATIRIM ÇEKMELİ”
Türkiye’nin son yıllarda bilhassa doğrudan dış yatırımlar konusunda kan kaybettiğini vurgulayan Abdurrahman Kaan, “Her ne kadar 2020 yılı tüm dünyada yatırımları kilitlese de yeniden açılan ekonomik faaliyetler ve ticaret maalesef gelişmekte olan ülkelere doğru kayarken; Türkiye bundan gerektiğince nasibini alamıyor. Küresel doğrudan yatırımların yüzde 70’i gelişmekte olan ülkelere gitti. Asya’ya doğrudan yatırımlar yaklaşık 476 milyar dolar olurken; Çin, 163 milyar dolar ile dünyanın en fazla doğrudan yatırım çeken ülkesi oldu. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı bu yılın başında 2020 yılının yatırım envanterini yayınladı. Bu kadar bu çaplı bir düşüş, en son 1990 yılında görülmüştü. Yatırımlar tüm dünya genelinde %42 azalarak 1.5 trilyon dolardan, 859 milyar dolara düştü. Ancak 2020’nin sonlarından itibaren ve 2021 yılı içinde yatırım gelişmekte olan ülkelere doğru hacmini artırdı. Türkiye’yi ‘Batı Asya’ bölgesinde kabul eden UNCTAD’ın verilerine göre bu bölgeye yapılan yatırımlar, yüzde 24 gerileyerek 21 milyar dolar oldu. Türkiye’ye yapılan yatırımlar ise 2019’a göre yüzde 19 düşüş kaydetti ve maalesef son geldiği nokta, 2020’de 6.8 milyar dolar oldu. Bu yılın son aylarında ise maalesef eksi değerleri görmekteyiz. Yani yatırımcıların ciddi oranda ülkemizden çekilmesini seyretmekteyiz. En büyük iki yatırımdan ilki, Londra merkezli yatırım şirketleri Metric Capital Partners ve yerel ortağı Afendis Capital Partners’ın yönettiği, bir başka yatırım firması Yamma Investments’ın yaptığı yatırımdı. Diğer büyük yatırım ise kamuoyunda da oldukça konuşulan, Katar’ın Borsa İstanbul’dan yüzde 10 hisse satın almasıydı” yorumunda bulundu.
ŞEHİR EKONOMİSİNİN EN ÖNEMLİ BİLEŞENLERİ
Türkiye; jeopolitik konumu, dünden bugüne getirdiği kültür mirası, tarihi güzellikleri, tarımdan finansa, inşaattan otomotive, turizmden telekomünikasyona kadar pek çok farklı sektörde öne çıkan üretim ve ihracat performansının yanı sıra Türkiye ekonomisine katma değer sağlayan şehirleriyle de dikkat çekiyor. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre bir şehrin marka değeri kazanması, şehir ekonomisinin kurulmasını hızlandırıyor. Bu süreçte başrol oynayan en önemli kriterler ise iç ve dış yatırımlar… Şehir ekonomisinin; ekonomi ve coğrafyayı bir araya getiren hane halkları, firma ve yerel yönetimlerin, yer seçimleri ve diğer ekonomik, sosyo-ekonomik ve ekonomi-politik karar süreçlerinde şehrin, o şehri oluşturan bireyler ve şehrin temel özellikleri arasındaki optimum uyumu ve çıktıyı incelediğini belirtenKaan, sözlerine şöyle devam etti: “Bir şehirdeki yerel yönetimleri, kent planlamasını, o şehrin markalaşmasına temel hazırlayacak faktörleri, bu kriterlerin üretim ve pazarlama süreçlerini, bireylerin o şehirde neden yaşamayı tercih ettiklerini ve bu nedenleri artırmanın yollarını araştırmak ise şehir ekonomisinin en önemli bileşenleri arasında yer alıyor.”
“ŞEHİRLERİ KENDİ ÖZGÜN DEĞERLERİ İLE KALKINDIRMA’ PROJESİ İLE TÜRKİYE’DEKİ ŞEHİRLERİMİZİ, DÜNYA MUADİLLERİ İLE KIYASLIYOR VE DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ OLUŞTURUYORUZ”
MÜSİAD’ın tam da bu noktada ‘şehirleri, özgün değerleri ile kalkındırma’ misyonu çerçevesinde özel bir proje kurguladığını ifade eden Abdurrahman Kaan, “Tüm bu sistem, aslında bölgesel ekonomilerin ve şehirlerin kendi değerleri ile işlenerek yüksek katma değerli varlık ve sermaye üretimini teşvik edecek ‘Şehirleri Kendi Özgün Değerleri ile Kalkındırma’ projesi ile birleştiğinde ‘yatırım sistematiği’ tamamlanmış oluyor. Yatırımın doğru kanalize edilmesi, yatırım ağı kurma stratejisinin ikinci temel dayanağı… Bu da ancak şehir ekonomilerinin doğru yatırımlar ile yeniden ayağa kaldırılması ve şehirlerin GSMH’ya olan katkılarının dünya muadilleri ile kıyaslandığında benzeri bir çizgide gitmesiyle mümkün. Türkiye’deki şehirlerimizi, dünya muadilleri ile kıyaslıyor ve değerlendirme kriterleri oluşturuyoruz” dedi.