Son yıllarda iş hayatında haftalık çalışma günü sayısının dört güne düşürülmesi fikri giderek daha fazla popülerlik kazanmaya başladı. Özellikle İzlanda, İspanya, Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde yapılan pilot çalışmalarda, haftalık çalışma günü sayısının dört güne düşürülmesinin hem işverenler hem de çalışanlar için birçok avantajı olduğunu göstermiş. Bu fikrin savunucuları hem işverenler hem de çalışanlar açısından birçok avantaj barındırdığını yanı sıra bazı eksilerin de bulunduğunu beyan ediyorlar.
Hal böyle olunca yıllarını çalışma hayatı içinde geçiren biri olarak bu konuyu ele almak istedim. Bu yazıda, dört günlük çalışma haftasının işveren ve çalışan açısından artı ve eksilerini inceleyeceğiz.
İşverenler açısından artılar
· Daha mutlu ve üretken çalışanlar: Dört günlük bir çalışma haftası, çalışanların daha mutlu ve üretken olmalarını sağlar. Çalışanların daha fazla dinlenme ve kişisel zamana sahip olmaları, işlerine daha odaklanmalarını ve daha verimli olmalarını sağlar. Bu da işveren için daha verimli bir iş gücü anlamına gelir.
· Daha düşük işgücü maliyetleri: Haftalık çalışma gününün dört güne düşürülmesi işveren için işgücü ve işletme maliyetlerinin azalması anlamına da gelir. Ofis alanı ve ekipman maliyetleri, elektrik faturalarının azalması vb. buna örnek gösterilebilir. Karlılık oranın yükselmesi de artısıdır.
· Daha az devamsızlık: Dört günlük çalışma haftası, çalışanların daha az devamsızlık yapmalarını sağlayabilir. Çalışanların haftada bir gün daha fazla dinlenmelerine izin verilmesi, kendilerini daha iyi hissetmelerini ve işe daha az devamsız kalmalarını sağlayabilir.
· Daha iyi işe yerleştirme ve elde tutma: Dört günlük çalışma haftası, işverenler için daha iyi işe yerleştirme ve elde tutma maliyetlerinin azalması anlamını taşıyabilir. Çalışanlar için daha çekici bir çalışma ortamı sunması, işverenler için daha iyi adaylar çekmelerine ve mevcut çalışanları elde tutmalarına yardımcı olur. Çalışan devir oranlarında ciddi bir azalış sağlar. Çalışanın işyerine bağlılığı çoğalır.
İşverenler açısından eksiler
· Uygulama zorlukları: Çalışma gün sayısının haftada dört güne çekilmesi, işveren için bazı uygulama zorlukları ortaya çıkarabilir. İş akışlarının yeniden düzenlenmesi ve çalışanların bu yeni çalışma düzenine ayak uydurmasının sağlanması gereklidir.
· Daha yüksek maliyetler: Uygun ve stratejik bir planlama yapılmadan uygulamaya geçilmesi ek maliyetlerin oluşmasına neden olabilir.
· Esneklik kaybı: Dört günlük çalışma haftası, işverenlerin esnekliğini azaltabilir. Çalışanların haftada dört gün yerine beş gün çalışmayı tercih etmelerine izin verememeleri, işverenlerin esnekliğini azaltabilir.
· Değişken müşteri ihtiyaçları: Dört günlük çalışma fikri, müşteri ihtiyaçlarının değişimine yol açabilir. Örneğin; satış ve müşteri ilişkileri departmanlarının hafta sonu da çalışması gerekebilir.
Çalışanlar açısından artılar
· Daha fazla dinlenme ve kişisel zaman: Dört günlük çalışma haftası, çalışanlara daha fazla dinlenme ve kişisel zaman sunabilir. Çalışanların haftada bir gün daha fazla dinlenmelerine izin verilmesi, kendilerini daha iyi hissetmelerine ve sevdikleriyle daha fazla vakit geçirmelerine yardımcı olabilir. Bu da çalışanın stres düzeyini düşürdüğü gibi mutluluğunu ve üretkenliğini arttırır.
· Daha az stres ve tükenmişlik: Uzun çalışma saatleri, çalışanların tükenmişlik yaşama riskini artırır. Dört günlük çalışma haftası, çalışanların daha az stres ve tükenmişlik yaşamalarını sağlar. Çalışanların haftada bir gün daha fazla dinlenmelerine izin verilmesi, kendilerini daha iyi hissetmelerine ve işlerine daha az stresli yaklaşmalarına yardımcı olur. İşe odaklanmayı sağlar.
· Daha iyi iş-yaşam dengesi: Dört günlük çalışma haftası, çalışanların daha iyi iş-yaşam dengesi kurmalarına yardımcı olabilir. Çalışanların haftada bir gün daha fazla dinlenmelerine izin verilmesi, işlerine ve kişisel hayatlarına daha fazla zaman ayırmalarına yardımcı olabilir. İşe devamsızlık oranlarının ciddi oranda azalmasına katkı sağlar.
Çalışanlar açısından eksiler
· Daha uzun çalışma saatleri: Dört günlük çalışma haftası, çalışanların daha uzun çalışma saatleri anlamına gelebilir. Çalışanların aynı çalışma süresini beş gün yerine dört gün içinde tamamlamaları gerekeceğinden, çalışma saatlerinin daha uzun olması gerekebilir.
· Daha fazla stres: Dört günlük çalışma haftası, çalışanların daha fazla stres anlamına gelebilir. Çalışanların daha kısa sürede daha fazla iş yapmaları gerekeceğinden, bu durum stres düzeylerini artırabilir.
· Esneklik Kaybı: Dört günlük çalışma haftası çalışana zaman kazandırmış gibi gözükse de çalışanın hafta içi öğleden sonra veya akşam randevularını ayarlamada daha az esnek olmasına neden olur.
Özetleyecek olursak
İş hayatında haftalık çalışma günü sayısının dört güne düşürülmesi fikri, hem işverenler hem de çalışanlar için birçok potansiyel fayda yanında bazı eksileri olan bir konudur. İşverenler için daha mutlu ve üretken çalışanlar, daha az devamsızlık ve daha iyi işe yerleştirme ve elde tutma gibi avantajlar sunabilirken, daha yüksek maliyetler ve esneklik kaybı gibi dezavantajları da olabilir. Çalışanlar için ise daha fazla dinlenme ve kişisel zaman, daha az stres ve tükenmişlik, daha iyi iş-yaşam dengesi gibi avantajlar sunarken, daha uzun çalışma saatleri ve daha fazla stres gibi dezavantajları da olabilir.
Bu fikrin başarılı olması için, işverenler ve çalışanların ortak bir noktada buluşması ve dikkatli bir planlama ile uygulama bu fikri uygulamak doğru olacaktır.
Osman Han ARSLAN